Hayatın Dengesi

Denge2Sanırım bu aralar hayat ve amacı ile ilgili oldukça fazla düşünüyorum ki yazılarım da genelde bu konulardan geliyor. ’40’lı yaşlara merhaba’, ‘Peki ya sizin rolünüz ne?’, ‘…Mış gibi geçen hayatlar’ gibi yazılarım da bunların kanıtı. Bu yazı da tahmin edebileceğiniz gibi bu konu üzerine.

Bir süredir farkettiğim bir durum var. Her varlığın doğuştan itibaren kendine özel bir denklemi var. Ve bu denklemin ilginç bir şekilde sol tarafı ile sağ tarafı her zaman birbirine eşit. Yani bir denge içerisinde. İlginçtir, bu denge her ne olursa olsun fizikteki enerjinin korunumu yasası gibi hayat boyu hiç bozulmuyor. Belki hatırlasınız, fizik der ki; “hiç bir enerji yoktan var edilemez, vardan da yok edilemez.” Sadece bir enerji türünden başka bir enerji türüne dönüşür. Dolayısı ile toplam enerji her zaman sabittir.

Evreni bilemem ama dünya üzerindeki varlıkların(insan, bitki, hayvan vs..) denklemi dediğim gibi her zaman sabit. Eğer denklemin sol tarafında bir artış var ise bunun karşılığında sağ taraftada mutlaka ama mutlaka bir azalma oluyor. Bunun tam tersi de geçerli. Örneğin Çita’lar karadaki en hızlı memeli canlılar. Ancak bunun karşılığında ağırlıklıklarından ve güçlerinden feragat etmek zorundalar. Avlarını kolay yakalıyorlar ama yakaladıklarının çoğunu Aslan gibi kendilerinden daha ağır ve güçlü diğer yırtıcılara kaptırıyorlar.

İnsanoğlu olarak bizler de sağ ve sol tarafı eşit denklemlerle doğuyoruz. Kimimiz bir gece konduda fakir bir ailenin çocuğu, kimimiz zengin bir ailenin gelecek vaad eden velihatı, kimimiz orta halli bir memur çocuğu, kimimiz de belki de bir ülkenin velihat prens/prensesi olarak doğuyor. Bu senaryoya bakarak hayatın adil olmadığını kimisinin hayata 5-0 önde başladığını söylebilirsiniz. Ancak şanslı veya şanssız olarak görülen hayatların kendilerine göre avantajları olduğu gibi ödenmesi gereken ağır bedelleri de oluyor. Kimisi paradan dolayı sıkıntı çekerken, kimisi özgürlüğünden, kimisi de kişiliğinden ödün vermek zorunda kalıyor. Bu denklemin girdi ve çıktıları her zaman para değil. Bazen hayatınızda artan para karşılığında çok ağır bedeller ödeyebiliyorsunuz. Huzurunuzun bozulması, aile hayatının dağılması, kendinize ve sevdiklerinize ayırdığınız zamanın azalması gibi oldukça ağır bedeller.

Bir kaç örnekle durumu daha netleştireyim.

Piyango’dan para çıkmasını mı istiyorsunuz?. O zaman huzurdan, düzenli bir aile hayatından, çevrenizdeki karşılıksız sevgiden ödün vereceksiniz. Piyango’dan para çıkanların hayat hikayelerini internette aratın bu dediklerimi doğrulayacaksınız.

İş yerinde daha fazla güç, kariyer ve para mı istiyorsunuz? O takdirde kendinize ve ailenize ayıracağınız ait zamandan, huzurdan feragat edeceksiniz.

Şan,şöhret mi istiyorsunuz? O zaman özgürlükten, karşlıksız sevgiden feragat edeceksiniz.

royalNe muhteşem bir fotoğraf değil mi? Para dertleri yok, şan/şöhret gırla, yedikleri önünde yemedikleri arkalarında… MI?

Maalesef bu fotoğraftakilerin hiç birisi sıradan bir hayat yaşayan insan kadar özgür değil, o çocukların hiç birisi benim oğlumun yaptığı gibi kafasına estiği zaman bisiklete atlayıp dolaşamaz. İstediği kişiyle arkadaş olup dostluk kuramaz. Bu bedelin hayat boyu ödeneceğini düşünüdüğünüzde aslında ne kadar ağır bir bedel olduğunu anlayabilirsiniz.

Bu yazıdaki amacım günümüz dünyasının bize dayattığı “Çok para kazanmak önemlidir”, “Şan-şöhret sahibi olanlar krallar gibi yaşar”, “Fakirsen değersizsin” gibi anlayışların gerçek olmadığıdır.

Unutmayın, “Kasaya giren herşey için kasadan bir şey çıkarmak zorundasınız”.

Hayattaki amacınız ve hedeflerinizi bir de bu gözle değerlendirmeniz umudu ile…

Sağlıcakla kalın.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s