Matematik veya bilgisayar bilimleri ile bir bölümden mezun değilseniz muhtemelen Alan Turing ismini duymamışsınızdır. Duymuşsanız da sizin kişisel çabalarınızla olmuştur.
Ancak kendisi, herkesin günümüzde dünyanın gidişatını değiştirdiğini düşünüdüğü Steve Jobs gibi, zamanında tarihin akışını değiştirmiş ve modern bilgisayarın temelini atmıştır. Günümüzde bilgisayar ve matetmatik bilim dallarında Otomata Teorisi veya farklı adlar altında “Turing Makinesi” mantığı ve bilgisayar işleyiş mantığına etkisi anlatılır.
Peki kendisi ne yapmıştır? Açıklayayım;
II.Dünya Savaşı sırasında Alman ordusu, Enigma denen bir şifreleme makinesi kullanmaktaydı. Makine, bugün internette sıklıkla yaptığımız “güvenli” haberleşmeyi sağlıyordu. Almanlar kendi aralarında hangi uçağın nereyi bombalayacağı, dünyanın diğer ucundaki denizaltıların nereye konuşlanacağı ya da nereye harekat düzenleneceği gibi mesajları bu iletişim altyapısı ile iletiyordu. Gönderilen mesajlar belirli bir fonksiyona göre şifreleniyor ve iletilen yerde de şifre çözülerek mesaj anlaşılabilir hale geliyordu. Ne var ki iş sadece bu şifrelemeden ibaret değildi, ayrıca bu şifrelemenin şifreleme şeklini belirleyen ayarlar seti vardı ve bu ayarlar her gün değiştiriliyordu. Kaba bir hesapla müttefiklerin bu şifreyi kırması 159 trilyonda 1 ihtimaldi ve insan gücü ile mümkün değildi.
Alan Turing, tasarladığı sanal makinenin insan müdahalesi olmadan işlem yapıp sonucu bulabileceği bir sistem tasarladı. Turing makinası dediğimiz bu sanal makine aslında günümüzde bir excel’in çok basit şekilde yaptığı (A+B)*C işlemini makinenin belli bir mantık ile yapabilmesini sağladı. Bunun ile ilgili kısa bir video’yu izlemenizi tavsiye ederim.(Dil ingilizce ancak sadece izleyerek de anlamanız mümkün)
Bu makine sayesine müttefikler, Alman Enigma şifreleme sistemini kırmış ve savaş müttefikler lehine bitmiştir. Ancak Turing her dahi gibi garip ve asosyal bir adamdı. Ayrıca cinsel tercihleri de o dönemin İngiltere’sinde normal karşılanmamaktaydı. Savaştan sonra kendisi araştırma ve geliştirmelere devam etse de cinsel tercihi başına bela olacak ve ingiliz yasalarına göre ya hapse girecek ya da hadım olabilmesi kadınlık hormonu(östrojen) verilecek ve göz hapsinde tutulacaktı. Kendisi hapse girmektense östrojen tedavisini tercih etti. [Kendisinin devletin gizli işleri için güvenilirlilik izni kaldırıldı ve o zamanlar çok gizli olan GCHQ’daki kriptografik konular üzerine devam eden danışmanlığı da sona erdirildi.].(Kaynak: wikipedia) Bu tedavi ile kendisini aşağılanmış hissetmekle birlikte duygusal dengesizlikleri de artmıştı.
[8 Haziran 1954’te temizlikçisi onu Manchester’deki evinde ölü buldu. Bir gün evvel, yatağının kenarında bıraktığı yarı-yenmiş siyanür-zehirli elmayı yemek suretiyle siyanür zehirlenmesinden öldüğu açıklandı. Elmanın kendisi nedense hiçbir siyanür zehiri testine tabi tutulmadı. Ölüm sebebinin siyanür zehirlenmesi olması iddiasına rağmen naaşına post-mortem yapılmadı.](Kaynak: wikipedia)
Hatta Steve Jobs’a Apple’ın logosu olan yarı ısırlmış elmanın Alan Turing’e bir gönderme olup olmadığı sorulmuştur. Kendisi böyle bir göndermenin olmadığını ancak olsaydı bundan gurur duyacağını belirtmiştir. Ayrıca Turing’in değerinin tam olarak anlaşılamadığını, aslında adının bugün birçok kişi tarafından biliniyor olması gerektiğini söylemiştir.
[1966’dan beri, Bilgisayar Mekanizmaları Birliği tarafından her yıl, bilgisayar camiasına teknik makaleler yazan bir kişiye Turing Ödülü verilmektedir. Bu ödül, günümüzde bilgisayar dünyasının Nobel Ödülü olarak kabul edilmektedir.](Kaynak: wikipedia)
Yukarıda anlattığım biyografi 2014 yılında The Imitation Game adı ile filmleştirildi. İzlemenizi tavsiye ederim.