Çoğu bordro mahkumunun yaptığı gibi gelir ve giderlerini düzenli takip etmek zorunda olan birisiyim. Ancak çoğunluktan farklı olarak biraz daha detaylı tutar ve grafikle durumu analiz etmeye bayılırım. Geçen gün eski dosyalarıma göz gezdirirken 2005-2015 arası ay bazinda gelirlerimin elimin altında olduğunu gördüm. Bu 10 yılda kariyerimde bir çok değişiklik oldu. Çalıştığım şirketler değişti, çalıştığım alan değişti, çalştığım sektör değişti. Bu değişiklikler finansal anlamda çoğunlukla pozitif yönde katkı sağladı gelirlerime. Bu nedenle aklımda şu soru belirdi. Geçen bu 10 yılda kazancım reel anlamda artış gösterdi mi?
Şimdi gelelim bu sorunun cevabına;
(Not: Veriler, gelirlerin 100 birim cinsine indirgenmiş halidir. 2005-2015 yıllarına ait gerçek ortalama kurlar ve enflasyon-TUFE değerleri kullanılmıştır.)
Bu grafikteki mavi çizgi benim gelirlerimin 100 birim cinsinden ifadesidir. Yani 2005’de 100 birim kazanıyorsam bugün 375 birim kazanıyormuşum. 10 yılda ücretimi 3,75 kart artırmışım. Ne güzel!!!.
Kırımızı çizgi ise 2005’deki 100 birimlik işimi koruduğum, ortalama bir performans ile enflasyon oranında zam aldığım varsayımı ile ortaya çıkan grafiktir. Buna göre 2005’de 100 birim kazanıyorsam, 10 yıl sonunda bugün 218 birim kazanıyor olacaktım.
Yani arada 375 – 218 = 157 birimlik bir ekstra artış söz konusu. Bu gerek iş ve pozisyon değiştirirken aldığım ekstra artıştan, gerekse aldığım ekstra performans zammından geliyor. Buna kısaca refah düzeyindeki artış olarak tanımlıyoruz. Ne kadar harika, değil mi!!!
Maalesef değil!!! Neden mi? Şimdi aşağıdaki grafiği inceleyelim.
Dönelim 2005 yılına, o günkü kurlara göre 100 birim gelirin USD karşılığı 74 birim $. Buradaki grafikteki kırmızı çizgi, gelirin hep dolar üzerinden olduğu ve aynı yukarıdaki grafikteki kırmızı çizgide olduğu gibi sadece enflasyon oranında artışa tabi olduğu durumu gösteriyor. Buna göre 2005’de 74 birim $ olan gelir, 2015’e gelindiğinde 162 birim $‘a çıkmış. Bir de gerçek gelirin USD karşısındaki durumuna bakalım. Bu da grafikteki mavi çizgi ile gösteriliyor. Bu iki çizgiyi birlikte yorumladığımızda ise acı gerçeği görüyoruz.
Buna göre dolar bazında özellikle 2009’dan sonra yukarıda bahsettiğim refah artışının hızla erimesi söz konusu. 2014 yılında dolar bazında gelir 2005’de mevcut gelirin 2014’e çekilmiş hali ile aynı seviyeye gelmiş, 2015’de ise daha da gerisine düşmüş.
Gri kesikli çizgide gösterildiği gibi, eğer şu andaki 137 birim $ geliri enflasyon oranında geriye giderek 2005 seviyesine indirgersek, 2005’deki karşılığı 63 birim $ ediyor. Halbuki yola çıktığımızda gelir 74 birim $ idi!!!
Özet: Dolardaki artış, yurt içindeki hemen hemen her mal ve hizmetin artmasına yol açtığından 2005’deki halim şu andaki halimden daha iyi durumdaymış.
Bu tarz para birimi hesaplarını işin içine karıştırıyorsan, satınalma gücü paritesini de işin içerisine katman gerekir. Markette bakkalda çakkalda TL ile harcama yaptığın için sıkıntı yok TÜFE’ye göre hesaba devam. Gelirini ikiye katlamışsın, gözün doysun 🙂
(https://en.wikipedia.org/wiki/Big_Mac_Index)
Hayat standardın illaki yükselmiştir. (Havuzlu güvenlikli sitelerde oturmaktan, Avrupalarda gezme tozmalardan, tatilinden, çocukları özel okula göndermekten falan bahsediyorum) Ana babalarımızın döneminde yoktu bunlar. Öyle Fransa’da haftasonu kaçamağını instagrama koymalar, özel okullar, falan nerde… Anne babamız eve muz, çikolata alınca seviniyorduk biz. Şimdi herkesin gücü yetiyor diye bunları sıradan ve önemsiz görüyoruz.
Bu konudaki tek itirazın ev (varlık değerleme oranları) ve araba (ÖTV ve türev vergiler) konusunda olabilir. Evi de kirala bir zahmet bu devirde birikmiş paran varsa onunla ev almak ahmaklık, kiralar görece çok ucuz.
Varlık değerleme oranlarında ilerleyen 3 senede bir düzeltme hareketi illaki gelecektir. (Fiyatlar düşecek demiyorum ama artmayacak da) Gerçi kenarda parası olmayan için bir şey değişmeyecek. Kredi faizleri yükseleceği için onlara her türlü ev almak zor.
Gökhan’cım, detaylı yorumun için teşekkürler. Ekonomik verileri değerlendirme konusunda eline su dökemeyiz, orası kesin. Ancak bir kaç itirazım var
Satın alma gücü paritesini koyarsak durumun daha da vahimleşeceğini düşünüyorum. Zira;
1) Özel okullar, muz, çikolata gibi hizmet/mallara şu anda eskiye göre ulaşabiliyor olmamız eskiye göre daha zengin olduğumuz anlamına gelmez. Çünkü bu ürün ve hizmetler hem daha ucuza ve bolca üretilebiliyor, hem de rekabet baskısından dolayı geçmişe göre daha erişilebilir durumda
2) Bakkal, çakkal’da alışverişi TL ile yapıyorum ama çoğu ithal bu ürünlerin, nakliye, mazot dolara endeksli, kira da keza öyle. Kur’daki artış kısa vadede olmasa da orta uzun vadede benim TL piyasasındaki satın alma gücümü düşürür.
3) Araba mesela, 2008’de 37.500’e aldığım kia ceed, şu anda 90.000 TL. %240 artış. Benim TL gelirim %163 artmış. O da benim ekstra çabam ve sektör/pozisyon yükseltmem ile. Yerimde saysam bu makas daha da açılacak.
4) Et fiyatlarındaki artışa bakalım benim gelir artışımın kat kat üzerinde.
1. Evet. Tabii ki de daha zengin olduğumuz anlamına gelir.
Zenginlikten kastın çevrendeki diğer insanlara göre rölativist bir yaklaşıma dayalıysa bunu zaten ülke ekonomisi veya makro ekonomik diğer gerçeklerle ifade etmen yanlış olur. Çünkü bu kavramlar çevrendeki herkesin zenginleşip fakirleşmesine yol açar. Bu noktada fark yaratman çevrendekilere göre işinde gücünde daha başarılı olman falan.
2. Mazot dolara endeksli diyorsun da fark ettiysen dolar değerlendiği için emtia fiyatları ucuzladı. Petrolün varili 30 doların altında. Yani 3.4 liradan 1 litre mazot alabiliyorsun. 10 sene önce de aşağı yukarı bu fiyatlara depon doluyordu. Yani gıda bazlı ürünlerin de ham maddelerinde ve enerji ve nakliye maliyetlerinde dolardaki değerlenmeye karşılık düşüş var.
3. Araba dediğim gibi vergisinden ötürü özel durum. Bu konuda zaten , İstanbul’dan bahsediyorum, artan şehir trafiği nedeniyle Kia Ceed değil Mercedes S600 verseler yine de 10 sene öncesine göre daha kötü durumdasın 🙂 Varlık fiyatları, düşük faiz, ekonomik istikrar ve kredi olanakları nedeniyle yükseldi ama şu aşamada doyuma ulaştığı kanaatindeyim.
4. Et artmış ama başka ürünler ona göre ucuzlamıştır. Ben sanmıyorum senin konumundaki bir beyaz yakalının eve yapacağı market alışverişinde et alırken fiyatından çekinerek vazgeçeceğini. Gıda konusunda beyaz yakayı sınırlayan ekonomik nedenlerden ziyade sağlık bazlı nedenler.