Mesleğim gereği proje yönetimi ile ilgili sohbetler etrafımdan eksik olmuyor. Özellikle çevik proje yönetimi de bunlardan en popüler olanı. Bu sohbetlerde veya tartışmalarda genel izlenimim şu şekilde; Nasıl ki Osmanlı’da modernleşme sürecinde Batı’nın iyi yönlerini alalım dedik ama işimize geldiği gibi alıysak bu çeviklik işini de kendi işimize geldiğimiz gibi anlıyoruz.
Çevik proje yönetimini dökümantasyon ve planlamanın olmadığı türk tipi proje yönetimi ile karıştırıyoruz. Ancak fena halde yanılıyoruz. Çevik ileriyoruz diyene kaç çeşit çevik yönetim metodu vardır, ya da proje organizasyonunu çevik yönetime uygun hale getirdiniz mi diye sorsanız müspet bir cevap alacağımızı sanmıyorum.
Örneğin SCRUM çevik metodlardan bir tanesidir ve hayata geçirilmesi ve uygulanması o kadar da kolay değildir. Öncelikle organizasyonun, rollerin bu metoda uygun hale getirilip ondan sonra bu metod işletilmedir. Ayrıca her projenin çevik olmasına da gerek yoktur. Çevik yönetim daha çok müşterinin ne istediğinin belli olmadığı, ya da isteklerinin çok değişken olduğu projeler için daha uygundur. Yoksa ana template’in farklı pazarlara implementasyonu veya daha önce defalarca yapılmış kapsam seti belli olan projeler için gereksizdir.
Özetle proje yönetimi planlama, dökümantasyon ve iletişim demektir. Bunu ya yapacaksınız ya da yaptığınızı sanıp daha sonra “proje neden başarısız oldu?” diye düşünüp duracaksınız.
SCRUM nedir, nasıl organize olmalıdır ve nasıl işletilmelidir: Bu yazımda detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Bir Profesyonelin Evrimi 