Proje Yönetiminde Müşteri Odaklılık

Açıkçası başlığı bulmakta zorlandığımı itiraf etmeliyim. Yine de başlığın bu yazımı tam kapsayıp kapsamadığından da emin değilim.

Fakat başlık ne olursa olsun şu bilinen bir gerçek ki, dünyamız gerek fiziksel olarak, gerekse sosyal ve ekonomik olarak geçmiş yıllardan çok farklı. Özellikle de bu farklılığın ivmesi giderek artmakta. Her 5 yılda yaşadığımız değişim geçmiş yıllarda 5 yılda yaşanan değişimden çok çok fazla.

Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim, ekonomik alanda güç artık tüketici de(yani müşteri de). Bu doğruluğu defalarca ispatlanmış bir gerçek. Firmalar artık müşteriyi ve piyasayı kendilerinin yönlendirdiği koşullardan çok uzaktalar.

Hal böyle iken ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasını sağlayan projelerin de aynı kalmasını beklemek ve yönetim şeklinin değişmeyeceğini düşünmek abes olacaktır.

Proje Yönetimi ile ilgilenenler bilirler, projenin kısıtları dendiğinde akla Trade-Off Üçgeni gelir. Üst tarafında Kapsam, diğer alt taraflarda da Maliyet ve Zaman vardır.

Genel’de kalite bu üçgenin ortasında gösterilir. Bu yönetim tarzında belirlenen kapsamı uygun maliyet ve zaman kısıtı altında tamamlamak esastır.

Fakat günümüzde son kullanıcı veya müşteri, adına her ne derseniz deyin, gerek piyasa koşullarının değişime odaklanmış baskıcı yapısı, gerekse sosyal paylaşımların git gide artmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan “hemen al, hemen kullan, hemen tüket”  felsefesi nedeni ile eski stabil proje yönetim tarzından çoğu zaman mutlu olmamaktadır.

Günümüzde bu üçgenin artık 5 gene çıktığını söyleyebiliriz

Şunu baştan belirtmeliyim ki bu mantığın tüm projelerde geçerli olduğunu söylemek yanlıştır. Bazı projeler doğaları gereği klasik ve geleneksel yöntemlerle ilerleyebilir. Bahsetmiş olduğum durumlar, daha çok teknoloji odaklı, piyasa koşullarının hızlı değiştiği, müşteri beklentilerinin kararsız olduğu durumlar için daha uygundur.

Son üçgende görüldüğü gibi bu tip projelerde kapsama odaklanmaktan ziyade Değer’e odaklanılmıştır. Burada değer olarak, müşterinin kullanımına sunalacak ürün algılanmalıdır. Fakat bu algıda şuna dikkat etmek gerekir. O da bu ürünün nihai ürüne varıncaya kadar bir çok iterasyonla güncellenebilir olmasını göz ardı etmemektir.

Diğer uçtaki kalite ise yukarıda bahsetmiş olduğum ürün özelliğini doğrular şekilde teslim edilen ürünün güvenilir, güncellenebilir olmasını kast etmektedir

Diğer uçta ise klasik üçgenden bildiğimiz Kapsam, Zaman, Maliyet bulunmaktadır.

Sonuç olarak bu resme bakıldığında, çevik yaklaşım denen mantığın temellerini görebiliriz. Proje başlarken mevcut olan toz bulutunu dağıtmak ve önümüzdeki netliği sağlayabilmek için küçük ama ölçülebilir, tahmin edilebilir ve en önemlisi müşterinin bu proje sonucunda elde edilecek çıktıdan mümkün olduğunca erken nemalandırılmasını sağlayan iteratif yöntemler klasik yöntemlere göre daha başarılı olacaktır.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s